KIŞLAYA 'CİN' GETİRMİŞ

GÜNDEM 03.08.2016 - 23:18, Güncelleme: 21.09.2022 - 11:07 2017+ kez okundu.
 

KIŞLAYA 'CİN' GETİRMİŞ

Aydınlık yazarı Oktay Yıldırım, Tuğgeneral MustafaKurutmaz’ın birlikte kaybolan silahı cin çağırarak aramasının hikayesini yazdı.Kurutmaz, Cemaat’in darbe girişimi nedeniyle tutuklanmış ve TSK’dan ihraçedilmişti.  Olayın başlangıcını Yıldırım şöyle anlattı: “Tarih, 22 Kasım2015. Yer Isparta, Komando Er Eğitim Tugayı. Tugay Karargâh Bölüğü’ne ait birG-3 piyade tüfeğinin eksik olduğu sayımda ortaya çıktı. Tüfeğin tam olarak nezaman kaybolduğu bilinmiyordu. Kusur büyüktü. Olay adli boyuta ulaşınca EDOKKomutanı Org. Kamil Başoğlu komutan dahil bütün subay ve astsubayların ikincibir emre kadar eve gitmelerini yasakladı. Günlerdir mesaide kalan personeltugayda aramadık yer bırakmadı, ama nafile. Üstelik tugayın içi çeşitli inşaatçalışmaları yüzünden taşeron firma işçileriyle doluydu. “  ŞEYHLER HOCALAR BİRLİĞE GELİYOR  “Tugay Komutanı Tuğg. Mustafa Kurutmaz, Adıyaman’lıydı.Ergenekon-Balyoz davalarının çok sayıda general adayını tasfiye ettiği sıradageneral olmuştu. Dini inançlarına düşkün biriydi, hatta bir önceki yıl karısıUmreye bile gitmişti. Son yıllarda bu tip davranışlar siyasi çevrede takdirtopluyordu.” diyen Aydınlık yazarı Yıldırım “Türk aydınlanmasının lokomotifiolan ordunun 21. Yüzyıldaki temsilcileri dâhiyane çözümlerini buldular. Nefesikuvvetli cinci hocalar, şeyhler, müneccimler sırasıyla birliğe gelmeyebaşladı.” ifadelerini kullandı. “BENİM CİNLERİM GADDARDIR”  Oktay Yıldırım devamında yaşananları şöyle anlattı:  “Ben kışlada görev yapan arkadaşlarımla, mesailerinin 13’ncügününde konuştum. Arkasında subay ve astsubaylar, elinde un eleğiyle birdetektör gibi gezerek ‘şurayı kazın’ diye yer göstereninden, ‘toprak altındadeğil diz üstünde bir yerde’ diye çalı dibi aratanına kadar her cinsten hocaefendi.  İçlerinden biri, ‘burada çok hoca var, ben arayamam’ biledemişti.  Bir tanesi ana bilim dalı başkanı havalarında, ‘ben askerikonulara bakmıyorum’ demişti.  Bir tanesi, ‘benim cinlerim gaddardır, o silahı bulurum amaçalanı öldürürler o yüzden bakamam’ demişti…  Biri telefon eden askerlere ‘orası peygamber ocağı, silah mıkaybolurmuş, biz de size güveniyoruz kardeşim’ diye askerlik dersi vermişti.  UZAYDA 19 UYDUSU BULUNAN ORDU  13 gün içinde çok sayıda cinci hocayla görüşülmüş, bunlarınyaklaşık yirmi tanesi kışlaya gelip cinleriyle arama yapmıştı. Kışlanın heryeri kepçelerle kazılmıştı. Ergenekon soruşturmaları sırasında uyduruk gizlitanıkların sözleriyle silah ya da ceset bulmak için kazılan kışlalar, şimdicinci hocaların sözleriyle kayıp tüfeği bulmak için kazılıyordu.  Askeri savcı subay ve astsubayların ifadelerini alırken,bazı askeri personel gusül abdesti alıp istihare uykusuna yatarak silahınyerinin kendisine malum olmasını bekliyordu. Kim bilir, belki çaresizlikten,belki de…  Uzayda 19 uydusu bulunan, dünyaya kafa tutan Türk Ordusu’nunbir tugayı, başındaki komutanın sayesinde kaybolan tüfeğini cinlerle vemüneccimlerle bulmaya çalışıyordu.  ÖZEL HOROZUN KERAMETİ  Cinci hocaların bir marifetlerinin olmadığı ortaya çıkıncabu rezil çabalama da son bulur diye düşündüm ama yanılmıştım.  Tüfeğin kaybından bir ay sonra, 20 Ocak 2016’da tugaykomutanının memleketi olan Adıyaman’ın Kâhta ilçesinden bir hoca daha geldi.Büyük bir hürmetle karşılandı. Besbelli, uzun saçlı, gözleri sürmeli, şalvarlı,adeta Ortaçağ yerleşkelerinden birinden fırlayıp gelmiş bu tuhaf adam pek mühimbiriydi…  Yöntemi diğerlerinden çok daha farklıydı. Elinde kerametlibir horozu vardı.  Cinci horoz ve onun piri olan Sürmeligöz iş başındaydı.  Sürmeligöz’ün talimatları doğrultusunda 140 erbaş-er ve 12rütbeli hemen toplandı. Sürmeligöz bir odaya girdi, yanına da bir gözlemciistedi. Atatürkçü, çağdaş subay-astsubayların içinde küfrün ve isyanın bini birparaydı, ama emir yapılacaktı. Sürmeligöz, heybesinden çıkardığı kırmızı boya ile horozuboydı. İçeri giren her asker elini bu horoza sürecek, sürüp sürmediğinikanıtlamak için avucunun içini Sürmeligöz’e ve oradaki gözlemciye gösterecek vehorozun kerametini bekleyecekti. Horoz öterse, tüfeği çalan oydu işte… Bütün personel, birer birer ve içinden horozun ötmemesi içindua ederek söylenenleri yaptı. Ama horoz hiç ötmedi.  BAĞIRSAK DÜĞÜMÜ NASIL YAPILIR   Şaşkın komutanlar hocaya baktı. Hoca kızgındı, hırsızabeddua etmeye başladı, ‘Allah belasını versin ama bulacağım onu. Şimdibağırsaklarını düğümleyeceğim, 3 gün içinde kıvrana kıvrana ortaya çıkacakhepiniz göreceksiniz’ dedi.  Aradan üç gün geçip de kimsenin hela önünde kıvranmayıncabizim Sürmeligöz bu kez bölük içtiması istedi. Bir Uzman Çavuş’u işaret etti ve‘bundan şüpheleniyorum, zaten horoza çok az dokunmuştu’ dedi.  Arkadaşları arasında çok sevilen, verilen görevleri en iyişekilde yapmaya çalışan ve olanı biteni başından beri yediremeyen Uzman çavuşhocanın üzerine yürürken zor zaptedildi, ama yine de arabasının bagajında aramayapıldı.  Silah yoktu. Sürmeligöz çekip gitti. KIŞLAYA İMAM LAZIM Birlik tuhaf bir yerdir artık. Mesela, online bağlantı yapılarak kışla içinde beş vakitezan okunması için Diyanet’e başvuruldu. Diyanet uyardı: ‘Bizim yayınımızdasadece ezan yok, sabahtan akşama kadar birçok duyuru da yapılıyor. Kışla içindeböyle bir bağlantı pek uygun olmaz…’ Bundan sonra da canlı olarak beş vakit ezan okuyacakaskerler aranmaya başlanmıştı. Ben arkadaşlarla konuştuğumda henüz bir imambulunamamıştı (14 Şubat). Sonra ne oldu bilmiyorum. Komutanın tuhaf yasakları vardı. Protokol masalarındakibombeli su bardakları için ‘bunlar içki bardağına benziyor, hemen değiştirelim’diye emir vermişti. Müstehcen bardaklar hemen kaldırılmıştı. Dedim ya tuhaf bir yer olmuştu orası...” Oktay Yıldırım yazısının sonunda şunları söyledi: “MustafaKemal ve cumhuriyet değerlerine dönülmezse bizi yeni cinler ve cinnetlerbeklemektedir. Demedi, demeyin…”   Odatv.com  

Aydınlık yazarı Oktay Yıldırım, Tuğgeneral MustafaKurutmaz’ın birlikte kaybolan silahı cin çağırarak aramasının hikayesini yazdı.Kurutmaz, Cemaat’in darbe girişimi nedeniyle tutuklanmış ve TSK’dan ihraçedilmişti.

 Olayın başlangıcını Yıldırım şöyle anlattı: “Tarih, 22 Kasım2015. Yer Isparta, Komando Er Eğitim Tugayı. Tugay Karargâh Bölüğü’ne ait birG-3 piyade tüfeğinin eksik olduğu sayımda ortaya çıktı. Tüfeğin tam olarak nezaman kaybolduğu bilinmiyordu. Kusur büyüktü. Olay adli boyuta ulaşınca EDOKKomutanı Org. Kamil Başoğlu komutan dahil bütün subay ve astsubayların ikincibir emre kadar eve gitmelerini yasakladı. Günlerdir mesaide kalan personeltugayda aramadık yer bırakmadı, ama nafile. Üstelik tugayın içi çeşitli inşaatçalışmaları yüzünden taşeron firma işçileriyle doluydu. “

 ŞEYHLER HOCALAR BİRLİĞE GELİYOR

 “Tugay Komutanı Tuğg. Mustafa Kurutmaz, Adıyaman’lıydı.Ergenekon-Balyoz davalarının çok sayıda general adayını tasfiye ettiği sıradageneral olmuştu. Dini inançlarına düşkün biriydi, hatta bir önceki yıl karısıUmreye bile gitmişti. Son yıllarda bu tip davranışlar siyasi çevrede takdirtopluyordu.” diyen Aydınlık yazarı Yıldırım “Türk aydınlanmasının lokomotifiolan ordunun 21. Yüzyıldaki temsilcileri dâhiyane çözümlerini buldular. Nefesikuvvetli cinci hocalar, şeyhler, müneccimler sırasıyla birliğe gelmeyebaşladı.” ifadelerini kullandı.

“BENİM CİNLERİM GADDARDIR”

 Oktay Yıldırım devamında yaşananları şöyle anlattı:

 “Ben kışlada görev yapan arkadaşlarımla, mesailerinin 13’ncügününde konuştum.

Arkasında subay ve astsubaylar, elinde un eleğiyle birdetektör gibi gezerek ‘şurayı kazın’ diye yer göstereninden, ‘toprak altındadeğil diz üstünde bir yerde’ diye çalı dibi aratanına kadar her cinsten hocaefendi.

 İçlerinden biri, ‘burada çok hoca var, ben arayamam’ biledemişti.

 Bir tanesi ana bilim dalı başkanı havalarında, ‘ben askerikonulara bakmıyorum’ demişti.

 Bir tanesi, ‘benim cinlerim gaddardır, o silahı bulurum amaçalanı öldürürler o yüzden bakamam’ demişti…

 Biri telefon eden askerlere ‘orası peygamber ocağı, silah mıkaybolurmuş, biz de size güveniyoruz kardeşim’ diye askerlik dersi vermişti.

 UZAYDA 19 UYDUSU BULUNAN ORDU

 13 gün içinde çok sayıda cinci hocayla görüşülmüş, bunlarınyaklaşık yirmi tanesi kışlaya gelip cinleriyle arama yapmıştı. Kışlanın heryeri kepçelerle kazılmıştı. Ergenekon soruşturmaları sırasında uyduruk gizlitanıkların sözleriyle silah ya da ceset bulmak için kazılan kışlalar, şimdicinci hocaların sözleriyle kayıp tüfeği bulmak için kazılıyordu.

 Askeri savcı subay ve astsubayların ifadelerini alırken,bazı askeri personel gusül abdesti alıp istihare uykusuna yatarak silahınyerinin kendisine malum olmasını bekliyordu. Kim bilir, belki çaresizlikten,belki de…

 Uzayda 19 uydusu bulunan, dünyaya kafa tutan Türk Ordusu’nunbir tugayı, başındaki komutanın sayesinde kaybolan tüfeğini cinlerle vemüneccimlerle bulmaya çalışıyordu.

 ÖZEL HOROZUN KERAMETİ

 Cinci hocaların bir marifetlerinin olmadığı ortaya çıkıncabu rezil çabalama da son bulur diye düşündüm ama yanılmıştım.

 Tüfeğin kaybından bir ay sonra, 20 Ocak 2016’da tugaykomutanının memleketi olan Adıyaman’ın Kâhta ilçesinden bir hoca daha geldi.Büyük bir hürmetle karşılandı. Besbelli, uzun saçlı, gözleri sürmeli, şalvarlı,adeta Ortaçağ yerleşkelerinden birinden fırlayıp gelmiş bu tuhaf adam pek mühimbiriydi…

 Yöntemi diğerlerinden çok daha farklıydı. Elinde kerametlibir horozu vardı.

 Cinci horoz ve onun piri olan Sürmeligöz iş başındaydı.

 Sürmeligöz’ün talimatları doğrultusunda 140 erbaş-er ve 12rütbeli hemen toplandı. Sürmeligöz bir odaya girdi, yanına da bir gözlemciistedi. Atatürkçü, çağdaş subay-astsubayların içinde küfrün ve isyanın bini birparaydı, ama emir yapılacaktı.

Sürmeligöz, heybesinden çıkardığı kırmızı boya ile horozuboydı. İçeri giren her asker elini bu horoza sürecek, sürüp sürmediğinikanıtlamak için avucunun içini Sürmeligöz’e ve oradaki gözlemciye gösterecek vehorozun kerametini bekleyecekti. Horoz öterse, tüfeği çalan oydu işte…

Bütün personel, birer birer ve içinden horozun ötmemesi içindua ederek söylenenleri yaptı. Ama horoz hiç ötmedi.

 BAĞIRSAK DÜĞÜMÜ NASIL YAPILIR

 

Şaşkın komutanlar hocaya baktı. Hoca kızgındı, hırsızabeddua etmeye başladı, ‘Allah belasını versin ama bulacağım onu. Şimdibağırsaklarını düğümleyeceğim, 3 gün içinde kıvrana kıvrana ortaya çıkacakhepiniz göreceksiniz’ dedi.

 Aradan üç gün geçip de kimsenin hela önünde kıvranmayıncabizim Sürmeligöz bu kez bölük içtiması istedi. Bir Uzman Çavuş’u işaret etti ve‘bundan şüpheleniyorum, zaten horoza çok az dokunmuştu’ dedi.

 Arkadaşları arasında çok sevilen, verilen görevleri en iyişekilde yapmaya çalışan ve olanı biteni başından beri yediremeyen Uzman çavuşhocanın üzerine yürürken zor zaptedildi, ama yine de arabasının bagajında aramayapıldı.

 Silah yoktu.

Sürmeligöz çekip gitti.

KIŞLAYA İMAM LAZIM

Birlik tuhaf bir yerdir artık.

Mesela, online bağlantı yapılarak kışla içinde beş vakitezan okunması için Diyanet’e başvuruldu. Diyanet uyardı: ‘Bizim yayınımızdasadece ezan yok, sabahtan akşama kadar birçok duyuru da yapılıyor. Kışla içindeböyle bir bağlantı pek uygun olmaz…’

Bundan sonra da canlı olarak beş vakit ezan okuyacakaskerler aranmaya başlanmıştı. Ben arkadaşlarla konuştuğumda henüz bir imambulunamamıştı (14 Şubat). Sonra ne oldu bilmiyorum.

Komutanın tuhaf yasakları vardı. Protokol masalarındakibombeli su bardakları için ‘bunlar içki bardağına benziyor, hemen değiştirelim’diye emir vermişti. Müstehcen bardaklar hemen kaldırılmıştı.

Dedim ya tuhaf bir yer olmuştu orası...”

Oktay Yıldırım yazısının sonunda şunları söyledi: “MustafaKemal ve cumhuriyet değerlerine dönülmezse bizi yeni cinler ve cinnetlerbeklemektedir. Demedi, demeyin…”

 

Odatv.com

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gul32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.