Cinsiyet eşitsizliği en önemli şiddet sebebi

GÜNDEM 05.06.2023 - 00:15, Güncelleme: 05.06.2023 - 00:15 1137+ kez okundu.
 

Cinsiyet eşitsizliği en önemli şiddet sebebi

Cinsiyet eşitsizliği en önemli şiddet sebebi
  Isparta Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Aysel Artan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirmiş olduğu ayrımcılık sebebi ile kadınlara ayrı ayrı işlenen şiddet türleri olduğunu söyledi. Artan; ‘Ayrıca eşitsiz aile yapıları bu ayrımcılığı derinleştiriyor. Bir süre sonunda şiddet hikayesi ortaya çıkıyor’ dedi. 'Kişiye zarar vermek kastı ile yapılan her eylem şiddet başlığı altında kabul edilir diyen Avukat Artan, şiddet ile mücadele edilen en büyük konunun cinsiyet temelli ayrımcılık olduğunu söyledi. Artan açıklamasında ise; ‘Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirmiş olduğu ayrımcılık sebebi ile kadınların uğramış olduğu şiddet türleri vardır. Toplumsal düzende uzun zamandır süre gelen ataerkil sistemin içinde belirlenmiş birtakım roller var. Kadınların toplum içinde yapması ve yapmaması gereken davranışlar belirlenmiş keza erkekler için de bu durum aynıdır. Bu noktada ebeveynlerimiz, sosyal çevremiz bize bu rolleri doğduğumuz andan itibaren empoze ediyor. Kızlar doğduklarında pembe kıyafetler alınır, bebek ve mutfak aletleri ile ilgili oyuncaklar oynatılıp dışarıya daha kapalı ve ev odaklı olur. Kibar olur, bağırıp çağırmaz, koşturmazlar, çok sesli konuşmazlar gibi roller kadınlara biçiliyor. Erkekler ise mavi kıyafetler alması, küçük yaşta topunu oynaması, tamir aletleri kullanması, dış dünyaya dönük ve sosyal hayatı güçlü, evin dışında konumlanan ve evin dışında kendisine inşa edilen roller ise erkeklere biçiliyor. Bu durumda derin bir eşitsizliğe sebep oluyor aslında. Kadın eve hapsedilmiş oluyor, iş dünyasından uzak kalıyor, annelik görevi kadına özgüleniyor, aile içinde fedakarlık yapılması gerekiyor ise öncelik olarak kadından bekleniyor çünkü diyoruz ki kadınlar merhametlidir, fedakardır, annelik çok önemlidir ve her şeyin üzerindedir. Halbuki çocuk anne ve babanın birlikte dünyaya getirdiği bir bireydir ve sorumluluklar ortaktık. Eşit katkının yapılması beklenir fakat toplum bize böyle söylemez. Bakım sorumluluğunu daima anneye yükler ve çocuğu sanki annenin özgülenmiş bir parçası olarak görür ve bu da aslında babanın ebeveyn olarak sorumluluklarını bir noktada sırtından atmasını sağlayan ve sosyal hayattan alıkoymayan bir noktaya taşır. Bunların hepsi bu eşitsizliği derinleştiren faktörler. Eşitsiz aile yapıları bu ayrımcılığı derinleştiriyor. Bir süre sonunda şiddet hikayesi ortaya çıkıyor. Çünkü bir tahakküm düşüncesi meydana geliyor. Erkekte kadın üzerinde bir hakimiyet kurma düşüncesi oluyor ve erkek, kadını ona biçilen rolleri yerine getirmediği için belli şiddet eylemlerine maruz bırakabiliyor. Yeri geliyor bir yemeğin tuzunun eksik olması, ütünün düzgün yapılmaması gibi çok sıradan ya da kadının yapmak zorunda olmadığı tamamen kendi iradesi ile yaptığı işler, katkılar sebebi ile bu şiddet örgüsü meydana geliyor. Ya da kadının sosyal hayatının kısıtlanmaya çalışılması sebebi ile, aile bağlarını korumaya devam etmesi sebebi olabilir, iş hayatında devam etmesi ya da eve daha fazla ekonomik katkı sağladığı gerekçesi ile olabilir. Bunlar çok fazla karşımıza çıkan şeyler. Halbuki düşündüğümüzde, kadın da eve ekonomik katkıda bulunabilir. Erkekten daha fazla maaş alabilir. Ama toplum bize der ki erkek daima kadından fazla para kazanmalıdır, az para kazanan erkek yeteri kadar erkek değildir, güçsüz bir erkektir gibi toplumun erkekler üzerinde yarattığı baskıda bir süre sonra erkekte yetersizlik hissi oluşturuyor. Bu histe yakınındaki kendinden güçsüz olan kadına şiddete dönüşüyor’’ dedi.  
Cinsiyet eşitsizliği en önemli şiddet sebebi

 

Isparta Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Aysel Artan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirmiş olduğu ayrımcılık sebebi ile kadınlara ayrı ayrı işlenen şiddet türleri olduğunu söyledi. Artan; ‘Ayrıca eşitsiz aile yapıları bu ayrımcılığı derinleştiriyor. Bir süre sonunda şiddet hikayesi ortaya çıkıyor’ dedi.

'Kişiye zarar vermek kastı ile yapılan her eylem şiddet başlığı altında kabul edilir diyen Avukat Artan, şiddet ile mücadele edilen en büyük konunun cinsiyet temelli ayrımcılık olduğunu söyledi. Artan açıklamasında ise; ‘Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin getirmiş olduğu ayrımcılık sebebi ile kadınların uğramış olduğu şiddet türleri vardır. Toplumsal düzende uzun zamandır süre gelen ataerkil sistemin içinde belirlenmiş birtakım roller var. Kadınların toplum içinde yapması ve yapmaması gereken davranışlar belirlenmiş keza erkekler için de bu durum aynıdır. Bu noktada ebeveynlerimiz, sosyal çevremiz bize bu rolleri doğduğumuz andan itibaren empoze ediyor. Kızlar doğduklarında pembe kıyafetler alınır, bebek ve mutfak aletleri ile ilgili oyuncaklar oynatılıp dışarıya daha kapalı ve ev odaklı olur. Kibar olur, bağırıp çağırmaz, koşturmazlar, çok sesli konuşmazlar gibi roller kadınlara biçiliyor. Erkekler ise mavi kıyafetler alması, küçük yaşta topunu oynaması, tamir aletleri kullanması, dış dünyaya dönük ve sosyal hayatı güçlü, evin dışında konumlanan ve evin dışında kendisine inşa edilen roller ise erkeklere biçiliyor. Bu durumda derin bir eşitsizliğe sebep oluyor aslında. Kadın eve hapsedilmiş oluyor, iş dünyasından uzak kalıyor, annelik görevi kadına özgüleniyor, aile içinde fedakarlık yapılması gerekiyor ise öncelik olarak kadından bekleniyor çünkü diyoruz ki kadınlar merhametlidir, fedakardır, annelik çok önemlidir ve her şeyin üzerindedir. Halbuki çocuk anne ve babanın birlikte dünyaya getirdiği bir bireydir ve sorumluluklar ortaktık. Eşit katkının yapılması beklenir fakat toplum bize böyle söylemez. Bakım sorumluluğunu daima anneye yükler ve çocuğu sanki annenin özgülenmiş bir parçası olarak görür ve bu da aslında babanın ebeveyn olarak sorumluluklarını bir noktada sırtından atmasını sağlayan ve sosyal hayattan alıkoymayan bir noktaya taşır. Bunların hepsi bu eşitsizliği derinleştiren faktörler. Eşitsiz aile yapıları bu ayrımcılığı derinleştiriyor. Bir süre sonunda şiddet hikayesi ortaya çıkıyor. Çünkü bir tahakküm düşüncesi meydana geliyor. Erkekte kadın üzerinde bir hakimiyet kurma düşüncesi oluyor ve erkek, kadını ona biçilen rolleri yerine getirmediği için belli şiddet eylemlerine maruz bırakabiliyor. Yeri geliyor bir yemeğin tuzunun eksik olması, ütünün düzgün yapılmaması gibi çok sıradan ya da kadının yapmak zorunda olmadığı tamamen kendi iradesi ile yaptığı işler, katkılar sebebi ile bu şiddet örgüsü meydana geliyor. Ya da kadının sosyal hayatının kısıtlanmaya çalışılması sebebi ile, aile bağlarını korumaya devam etmesi sebebi olabilir, iş hayatında devam etmesi ya da eve daha fazla ekonomik katkı sağladığı gerekçesi ile olabilir. Bunlar çok fazla karşımıza çıkan şeyler. Halbuki düşündüğümüzde, kadın da eve ekonomik katkıda bulunabilir. Erkekten daha fazla maaş alabilir. Ama toplum bize der ki erkek daima kadından fazla para kazanmalıdır, az para kazanan erkek yeteri kadar erkek değildir, güçsüz bir erkektir gibi toplumun erkekler üzerinde yarattığı baskıda bir süre sonra erkekte yetersizlik hissi oluşturuyor. Bu histe yakınındaki kendinden güçsüz olan kadına şiddete dönüşüyor’’ dedi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gul32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.