SORUNLARI TORUNLARA HAVALE ETMEDİK

GÜNDEM 25.02.2020 - 09:50, Güncelleme: 21.09.2022 - 11:07 2459+ kez okundu.
 

SORUNLARI TORUNLARA HAVALE ETMEDİK

SORUNLARI TORUNLARA HAVALE ETMEDİK
Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı TBMM’nin 28. Başkanı Binali Yıldırım Sorunları torunlara havale etmedik Son Başbakan Binali Yıldırım “Amacımız insan odaklı siyaset olmuştur. İnsanı her zaman merkeze aldık. Yaptığımız işlerde hep insanların hayatını kolaylaştırmayı gözettik. İşimiz bitmedi. Daha yapacak çok işimiz var. Sorunları, torunlara havale etmedik. Vesayetle mücadelede de zerre kadar çekinmedik. Biz birlikte Türkiye olacağız” dedi  SON BAŞBAKANA SDÜ’DEN FAHRİ DOKTORA Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı TBMM’nin 28. Başkanı Binali Yıldırım’a, SDÜ’de Rektör İlker çarıkçı tarafından doktora payesi verildi. SDÜ Lütfi Çakmakçı Kültür Merkezinde  düzenlenen törene TBMM Başkanvekili  Süreyya Sadi Bilgiç, Vali Ömer Seymenoğlu, Ak Parti Milletvekilleri Recep Özel, Uğur Gökgöz, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, AK Parti İl Başkanı Osman Zabun, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.   Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı TBMM’nin 28. Başkanı Binali Yıldırım cübbesini giydikten sonra üniversite ve ülke gündemine ilişkin konuşma yaptı.  Doktora payesi töreninde SDÜ tarafından binili Yıldırım için hazırlanan kısa belgesel izletildi.  Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’e övgüler yağdıran Yıldırım  “ 9. Cumhurbaşkanımız bende onun mezun olduğu üniversiteden mezunum. İstanbul teknik üniversitesinden merhum Cumhurbaşkanımızın mensubu olduğu üniversiteden böyle bir paye almak benim  için bir onurdur. Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel hayatı boyunca ülkemizin kalkınması mamur hale gelmesi için oda iyi bir mühendis olarak bir ömrünü hasretmiştir. Kendisini bu vesileyle rahmetle şükranla yad ediyoruz, mekanı cennet olsun” dedi. ÜNİVERSİTELERİMİZ DÜNYADAKİ  143 ÜLKENİN NÜFUSUNDAN BÜYÜK Üniversitenin adı üzerinde üniversal düşünmekten geldiğini aktaran Yıldırım “ Tabiî ki seçilen branşlarda öğrenci yetiştirmek onları hayata hazırlamak ama daha önemlisi de buradaki genç beyinlere küresel düşünme melekesini kazandırmak üniversite sadece bilgi vermez analitik düşünme ve muhakeme kabiliyetini de aynı zamanda geliştirir. Üniversiteler ideolojik vasıfların çok üzerinde kurumlardır. Kapsayıcıdır kuşatıcıdır, insana ve hayata dair her konu üniversitelerin  alanı içerisinde yerini alır.  Üniversitelerimizin Türkiye’de toplam sayısı 207’yi buldu, bu 207 üniversiteye 2002 yılında AK Parti olarak biz iktidara geldikten sonra geçen 18 yılda 76 üniversiteden buralara geldik. Hatırlıyoruz bizim gençliğimizde gençler şimdi 4 kuşak bir arada yaşıyoruz. Biz X kuşağı sayılırız, Y kuşağı var, Z kuşağı var, tabi üniversitelerde orta öğretim sonrası üniversitelerde erişim problemi vardı ciddi anlamda erişim problemi vardı mezun olan lise mezunları çok fazla üniversitelere giremiyordu buda önemli toplumsal bir sorundu öncelikle Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminde hükümet politikası olarak bir karar aldık her ilin mutlaka bir üniversitesi olmalı ki o ilde yetişen okuyan, orta öğretimdeki gençlerimiz daha başka uzaklara gitmeden orada yüksek okul eğitimini sürdürebilsin ve aynı zamanda o illerde de gelişme kalkınma daha hızlı bir şekilde gerçekleşin. Çünkü üniversite olan şehrin havası da değişiyor ve orada yetişen gençlerle şehrin diğer dinamikleri diğer paydaşları üniversite ile beraber şehir için daha fazla kafa yoruyor daha fazla proje üretiyor ve şehrin kendi kendine yetebilmesi içinde büyük çaba sarf ediyorlar. Bu şekilde üniversitede okuyan öğrenci sayımız geçen 18 yılda 2 katın üzerine çıktı. Şuanda 7 milyon 750 bin civarında üniversitede öğrencimiz var. Akademisyen sayımızda 160 bini geçmiş durumda bir kıyas yapmak için söylemek gerekirse sadece üniversitelerimiz dünyadaki 143 ülkenin nüfusundan büyük yani nüfusu bizden daha az olan üç ülke üniversite nüfusundan daha az olan 143 ülke var tabi üniversitelerimizde bu sayı arttı bu geldiğimiz noktada orta öğretimden üniversiteye geçişte erişim kolaylığında ikinci sıraya yükseldi ve birinci sırada Yunanistan var. Eski yıllardan gelen birikimleri saymazsak şuanda orta öğretimden üniversiteye geçişte büyük bir problem yok hatta hiç yok mezun olanların sayısından daha fazla üniversitelerin kontenjanları oluşmaya başladı burada da dikkat edilmesi gereken önemli bir husus var orta öğretimde yönlendirme herkes aynı alana hücum edince orada bir sıkışıklık meydana geliyor. O yüzden 4+4+4 sisteminde yönlendirmeyi ilk dörtten sonra yapabilmemiz lazım ki ihtiyaç olan alanlarla ihtiyaç fazlası olan alanları birbirinden ayıralım bu kadar büyük bir emeğin sonunda başka bir problemle kalmayalım. Üniversitelerimizin hedefi sadece öğrencileri yetiştirmekle sınırlı şüphesiz değil üniversitelerin toplumun karşı karşıya olduğu her konuyla ilgili sorumlulukları var görevleri var, özellikle üniversite sanayi işbirliği hep konuşulan bir meseledir. Üniversiteler sanayiye bizimle yeteri kadar temas kurmuyorlar birlikte çalışmıyorlar diye eleştiriler getirdiler ama sanayide bunun tam tersini söyler ama geldiğimiz noktada adım adım buradaki kopukluğun azaldığını görüyoruz daha fazla kaynaştığını görüyoruz” diye konuştu.   MEDENİYET ATEŞİNİ YENİDEN YEŞERTEN MİLLETTE TÜRK MİLLETİDİR Üniversitelerin batıdan önce bizde kurulduğu algısının doğru olmadığını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti “Üniversiteler önce bizde kuruldu derler batılılar. Gençlere anlatmak istiyorum; ilk üniversite diyebileceğimiz Nizamiye Medresesi İran sınırında Nişabur şehrinde kuruldu. 2. Nizamiye medresesi Bağdat’ta kuruldu. Baş müderrisi de o dönem İmam-ı Gazali’dir. Batılıların ilk üniversite dedikleri Polonya üniversitesi Nizamiye Medresesi’nden 20 yıl sonra kurulmuştur. Yunan Filozoflarını biliyor ve okuyorsa, batı bunu Müslümanlara borçludur. O dönemde kurulan üniversiteler Moğol istilalarında zarar görmüştür. Bütün yazılı eserleri yakmışlar. Birikimleri ortadan kaldırmışlar. Sadece Müslümanlar adına değil insanlık adına ümit kırıcıdır. Ortak medeniyetimizi geriletmiştir.  O medeniyet ateşini yeniden yeşerten millette Türk milleti olmuştur. Anadolu Selçuklu devletiyle birlikte Osmanlı güneşinin doğuşuna vesile olmuştur.  İstanbul Üniversitesi Fatih Medresesi’nin devamıdır. Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in ve benim mezun olduğum üniversitenin kuruluş yılı 1773’dür. Geçmişimizi iyi bileceğiz geçmişimizin tecrübelerini geleceğe aktaracağız. Osmanlı 619 yıl önce artık hüküm sürdükten sonra 1 dünya savaşından sonra bitti dağıldı ancak Osmanlının dağılmasıyla birlikte maalesef geçen yüz yıl içersinde Osmanlının hüküm sürdüğü bölgede 22 milyon kilometrekarelik coğrafyada bir türlü huzur olmadı. 65 tane devlet çıktı. Coğrafya kaderdir. SINIRLARIMIZIN ÖTESİNDE DE GÜVENLİ ALANLAR OLUŞTURUYORUZ Türkiye’nin çevresindeki mağdur ve mazlum milletler için büyük çaba harcadığını ve bedel ödedi. Etrafımızdaki mağdur ve mazlumlar için büyük çaba harcıyor ve bedel ödüyoruz. Türkiye’den bu bekleniyor. Suriye, Irak, Libya, Afganistan ve bir çok noktada da Türkiye aktif olarak bulunuyor. Ortadoğu’da 2010’lu yıllarda başlayan iç savaştan hayatını kurtarmak için milyonlarca mülteci geldi. Bunlarla biz inancımız ve medeniyetimiz gereği imkanlarımızı paylaştık, kucak açtık. Ama, terör örgütlerine alan açılmasına sebep oldu. Biz hemen 15 Temmuz alçak darbe girişimini bastırdıktan takip eden Ağustos ayında sonra Fırat Kalkanı operasyonunu yaptık. O bölgeyi  4 bin kilometrelik bölgeyi DEAŞ ve PKK/YPG den temizledik.  2017 başında Afrin Herakatı’nı yaptık. Zeytin Dalı harekatıyla oradaki terör örgütlerini ortadan kaldırdık. 400 bin mülteciyi o bölgelere yerleştirdik. Hem hudutlarımızı güvenli hale getirdik. Hem göçmenleri asıl vatanlarına göndermiş olduk. Emperyal güçlerin bizi istikrarsızlaştırma politikaları devam etti. Barış Pınarı harekatıyla Fırat’ın doğusunda tehditleri ortadan kaldırdık. Tüm bunlar yapılmışken istikrar sağlanmışken İdlip’te büyük bir sorun karşımıza çıktı. Daha önce imzalamış olduğumuz Soçi Mutabakatı Türkiye ve Rusya ortak inisiyatif aldı. 12 noktada askerlerimizi konuşlandırdık. Rejim güçleri bu bölgeye saldırmaya başladı. Milyonlarca insan yine Hatay’a doğru göç etmek zorunda kaldı, 4 milyon zaten bizim topraklarımızda. Bir 4 milyon daha düşünün oluşacak problem ortada. Cumhurbaşkanımız açık ve kararlı bir açıklama yaptı. Bu bölge bizim için artık kırmızıçizgidir. Bu bölgede yaşayan insanlar burada yaşamaya devam edecek. Soçi Anlaşması ve Adana Mutabakatı uluslararası hukukun gereği devrededir. Unsurlarımız gerekli çalışmaları yapıyor. Yapmazsak Türkiye  büyük sorunlarla karşı karşıya gelecektir. Biz ülkemizi korumayı hedefliyoruz. İç ve dış tehditlerden insanımızı korumayı hedefliyoruz. 1 ayda 71 vatandaşımızı kaybettik. O taraftan gelen füzelerle. Bunu yapmak zorundayız. , “Terör Türkiye’nin kaderi değildir. Büyük ölçüde yok ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olarak beni tayin ettiği anda ilk beyanatım Türkiye’yi terör belasından kurtaracağız.  Terörle mücadelede savunma değil taarruz esas olacak dedik. Gece gündüz, yaz kış mücadele devam etti. Şimdi oralarda fabrikalar kuruldu, kuruluyor 6. Bölge teşviklerinden yararlandırdık. Hakkari’de, Ağrı’da fabrikalar kuruluyor. Oralardan tekrar hayata tutunma süreci başladı. Artık meralarda dağlarda sürüler yayılıyor. Nerede bir ocak tütüyorsa orada güvenlik alacağız. Sınırlarımızın ötesinde de güvenli alanlar oluşturuyoruz.  Ülkemizin en büyük problemlerinden birisi şehirlere göç. Daha, çok değil 20 yıl önce ile bugün arasındaki fark yüzde yüz artmıştır. Kırsal nüfus oldukça düştü. İnsanların daha gelişmiş bölgeye hicret etmesi tarihi bir gerçekliktir. Tıpkı İpek yolunda olduğu gibi Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat var. Mesela 1970’li yılların başında dünya havacılığında Amerika merkezdi. Zenginlik oradaydı. 80’li yıllarda Avrupa’nın batısı, 90’lı yıllar Avrupa’nın ortasına gelmiş. 2000’li yıllarda doğu Avrupa ve Türkiye… Dünya küre; biz dünyanın merkezindeyiz diyoruz. Türkiye’den 4 saat uçtun mu dünyanın 60 ülkesine gidebiliyorsun. Stratejik bir konumdayız. O yüzden bunu gördük ve havacılığa çok yatırım yaptık” diye konuştu. DÜNYA’NIN EN BÜYÜK HAVALİMANI ŞAN ŞÖHRET İŞİ DEĞİLDİR Dünya’nın en büyük havalimanının yapılmış olmasının şanla şöhretle açıklanamayacağını ifade eden Yıldırım, “Dünya havacılığı yüzde 5 büyüdü, bizde 15’in altına düşmedi. Havacılıkta ciddi bir sıçrama yaptık. Dünya’nın en büyük havalimanı şan şöhret işi değildir. Geleceği görme ve okuma işidir. 3 kıta İstanbul’da buluşuyor. Bazı çevreler kusur bulmak için gece gündüz çalışıyor. Taksi süresi uzunmuş, e büyük havalimanı bu doğal bir şey. Bilen bilmeyen konuşuyor. Ama önemli değil. Biz milletimizin geleceği için güzel işler yapmak zorundayız. Liderimiz Erdoğan’la beraber, ekibimizle canla başla halisane bir şekilde çalıştık. Neyin pahasına çalıştık; çok engellerle karşı karşıya kaldık. Şeytan taşlamaktan iş yapmaya zor vakit bulduk. Bulduğumuz o vakitte de Türkiye’yi nereden alıp, nereye getirdiğimizi siz görüyorsunuz” dedi.  “Yolları böldük, gönülleri birleştirdik” diyen Yıldırım, “Yol medeniyettir, yol olmazsa şehir olmaz, fabrika olmaz. Nerede yol varsa orada zenginlik vardır. O yüzden yolları böldük, hayatları birleştirdik. Bölünmüş yollar ölümlü kazalarda yüzde 71 azalmaya sebep oldu. Trafik arttı, motorlu araç sayısı arttı. Ölüm oranları azaldı. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Yolları böleriz Türkiye’yi böldürtmeyiz dedik. Canla başla çalıştık” ifadelerini kullandı. BİRLİKTE TÜRKİYE OLACAĞIZ İletişimde de büyük adımlar ve yatırımlar yapıldığının altını çizen Yıldırım, “İletişimde de Türkiye’de ciddi işler yaptık. Yollar gözüken taraf. Bir de akıl yolları yaptık. İletişim yolları da Türkiye’de çok gelişti. İnternetin buluşu ile aya gidiş aynı zamanlardadır. Şimdi aya seyahat unutuldu. Ama, internet bütün herkesin hayatında. Dijital dünyaya geçtik. Altyapı lazım. İşte görmediğimiz taraf bu. 380 bin kilometre fiber hattımız var. Yetmez, daha çok artırmamız lazım. 5G teknolojisi geliyor. Dijital çağda kullanıcı olamayız, üreticisi olmak zorundayız. Dijital çağ bütün alışkanlıklarımızı değiştirecek bir çağdır. En büyük güç bilgidir. Bilgiden daha büyük güç yoktur. Türkiye’nin başka ülkelerde olmayan çok büyük bir kaynağı var. Genç ve yetişmiş bir kaynak. Sizler bizim geleceğimizsiniz. Dijital çağın ana aktörü olacağız. İnsanların ihtiyaçları bitmiyor. Şekil değiştiriyor. Dünyanın, altyapısı gelişmiş ülkeler sırasında 39’ncı sıradan 9’uncu sıraya yükselttik Türkiye’yi” dedi. Son Başbakan Yıldırım, “Amacımız insan odaklı siyaset olmuştur. İnsanı her zaman merkeze aldık. Yaptığımız işlerde hep insanların hayatını kolaylaştırmayı gözettik. İşimiz bitmedi. Daha yapacak çok işimiz var. Sorunları, torunlara havale etmedik. Vesayetle mücadelede de zerre kadar çekinmedik. Biz birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.  
SORUNLARI TORUNLARA HAVALE ETMEDİK

Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı TBMM’nin 28. Başkanı Binali Yıldırım

Sorunları torunlara

havale etmedik

Son Başbakan Binali Yıldırım “Amacımız insan odaklı siyaset olmuştur. İnsanı her zaman merkeze aldık. Yaptığımız işlerde hep insanların hayatını kolaylaştırmayı gözettik. İşimiz bitmedi. Daha yapacak çok işimiz var. Sorunları, torunlara havale etmedik. Vesayetle mücadelede de zerre kadar çekinmedik. Biz birlikte Türkiye olacağız” dedi 

SON BAŞBAKANA

SDÜ’DEN FAHRİ DOKTORA

Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı TBMM’nin 28. Başkanı Binali Yıldırım’a, SDÜ’de Rektör İlker çarıkçı tarafından doktora payesi verildi. SDÜ Lütfi Çakmakçı Kültür Merkezinde  düzenlenen törene TBMM Başkanvekili  Süreyya Sadi Bilgiç, Vali Ömer Seymenoğlu, Ak Parti Milletvekilleri Recep Özel, Uğur Gökgöz, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, AK Parti İl Başkanı Osman Zabun, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

 

Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı TBMM’nin 28. Başkanı Binali Yıldırım cübbesini giydikten sonra üniversite ve ülke gündemine ilişkin konuşma yaptı.  Doktora payesi töreninde SDÜ tarafından binili Yıldırım için hazırlanan kısa belgesel izletildi.  Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’e övgüler yağdıran Yıldırım  “ 9. Cumhurbaşkanımız bende onun mezun olduğu üniversiteden mezunum. İstanbul teknik üniversitesinden merhum Cumhurbaşkanımızın mensubu olduğu üniversiteden böyle bir paye almak benim  için bir onurdur. Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel hayatı boyunca ülkemizin kalkınması mamur hale gelmesi için oda iyi bir mühendis olarak bir ömrünü hasretmiştir. Kendisini bu vesileyle rahmetle şükranla yad ediyoruz, mekanı cennet olsun” dedi.

ÜNİVERSİTELERİMİZ DÜNYADAKİ

 143 ÜLKENİN NÜFUSUNDAN BÜYÜK

Üniversitenin adı üzerinde üniversal düşünmekten geldiğini aktaran Yıldırım “ Tabiî ki seçilen branşlarda öğrenci yetiştirmek onları hayata hazırlamak ama daha önemlisi de buradaki genç beyinlere küresel düşünme melekesini kazandırmak üniversite sadece bilgi vermez analitik düşünme ve muhakeme kabiliyetini de aynı zamanda geliştirir. Üniversiteler ideolojik vasıfların çok üzerinde kurumlardır. Kapsayıcıdır kuşatıcıdır, insana ve hayata dair her konu üniversitelerin  alanı içerisinde yerini alır.  Üniversitelerimizin Türkiye’de toplam sayısı 207’yi buldu, bu 207 üniversiteye 2002 yılında AK Parti olarak biz iktidara geldikten sonra geçen 18 yılda 76 üniversiteden buralara geldik. Hatırlıyoruz bizim gençliğimizde gençler şimdi 4 kuşak bir arada yaşıyoruz. Biz X kuşağı sayılırız, Y kuşağı var, Z kuşağı var, tabi üniversitelerde orta öğretim sonrası üniversitelerde erişim problemi vardı ciddi anlamda erişim problemi vardı mezun olan lise mezunları çok fazla üniversitelere giremiyordu buda önemli toplumsal bir sorundu öncelikle Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminde hükümet politikası olarak bir karar aldık her ilin mutlaka bir üniversitesi olmalı ki o ilde yetişen okuyan, orta öğretimdeki gençlerimiz daha başka uzaklara gitmeden orada yüksek okul eğitimini sürdürebilsin ve aynı zamanda o illerde de gelişme kalkınma daha hızlı bir şekilde gerçekleşin. Çünkü üniversite olan şehrin havası da değişiyor ve orada yetişen gençlerle şehrin diğer dinamikleri diğer paydaşları üniversite ile beraber şehir için daha fazla kafa yoruyor daha fazla proje üretiyor ve şehrin kendi kendine yetebilmesi içinde büyük çaba sarf ediyorlar. Bu şekilde üniversitede okuyan öğrenci sayımız geçen 18 yılda 2 katın üzerine çıktı. Şuanda 7 milyon 750 bin civarında üniversitede öğrencimiz var. Akademisyen sayımızda 160 bini geçmiş durumda bir kıyas yapmak için söylemek gerekirse sadece üniversitelerimiz dünyadaki 143 ülkenin nüfusundan büyük yani nüfusu bizden daha az olan üç ülke üniversite nüfusundan daha az olan 143 ülke var tabi üniversitelerimizde bu sayı arttı bu geldiğimiz noktada orta öğretimden üniversiteye geçişte erişim kolaylığında ikinci sıraya yükseldi ve birinci sırada Yunanistan var. Eski yıllardan gelen birikimleri saymazsak şuanda orta öğretimden üniversiteye geçişte büyük bir problem yok hatta hiç yok mezun olanların sayısından daha fazla üniversitelerin kontenjanları oluşmaya başladı burada da dikkat edilmesi gereken önemli bir husus var orta öğretimde yönlendirme herkes aynı alana hücum edince orada bir sıkışıklık meydana geliyor. O yüzden 4+4+4 sisteminde yönlendirmeyi ilk dörtten sonra yapabilmemiz lazım ki ihtiyaç olan alanlarla ihtiyaç fazlası olan alanları birbirinden ayıralım bu kadar büyük bir emeğin sonunda başka bir problemle kalmayalım. Üniversitelerimizin hedefi sadece öğrencileri yetiştirmekle sınırlı şüphesiz değil üniversitelerin toplumun karşı karşıya olduğu her konuyla ilgili sorumlulukları var görevleri var, özellikle üniversite sanayi işbirliği hep konuşulan bir meseledir. Üniversiteler sanayiye bizimle yeteri kadar temas kurmuyorlar birlikte çalışmıyorlar diye eleştiriler getirdiler ama sanayide bunun tam tersini söyler ama geldiğimiz noktada adım adım buradaki kopukluğun azaldığını görüyoruz daha fazla kaynaştığını görüyoruz” diye konuştu.  

MEDENİYET ATEŞİNİ YENİDEN YEŞERTEN MİLLETTE TÜRK MİLLETİDİR

Üniversitelerin batıdan önce bizde kurulduğu algısının doğru olmadığını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti “Üniversiteler önce bizde kuruldu derler batılılar. Gençlere anlatmak istiyorum; ilk üniversite diyebileceğimiz Nizamiye Medresesi İran sınırında Nişabur şehrinde kuruldu. 2. Nizamiye medresesi Bağdat’ta kuruldu. Baş müderrisi de o dönem İmam-ı Gazali’dir. Batılıların ilk üniversite dedikleri Polonya üniversitesi Nizamiye Medresesi’nden 20 yıl sonra kurulmuştur. Yunan Filozoflarını biliyor ve okuyorsa, batı bunu Müslümanlara borçludur. O dönemde kurulan üniversiteler Moğol istilalarında zarar görmüştür. Bütün yazılı eserleri yakmışlar. Birikimleri ortadan kaldırmışlar. Sadece Müslümanlar adına değil insanlık adına ümit kırıcıdır. Ortak medeniyetimizi geriletmiştir.  O medeniyet ateşini yeniden yeşerten millette Türk milleti olmuştur. Anadolu Selçuklu devletiyle birlikte Osmanlı güneşinin doğuşuna vesile olmuştur.  İstanbul Üniversitesi Fatih Medresesi’nin devamıdır. Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in ve benim mezun olduğum üniversitenin kuruluş yılı 1773’dür. Geçmişimizi iyi bileceğiz geçmişimizin tecrübelerini geleceğe aktaracağız. Osmanlı 619 yıl önce artık hüküm sürdükten sonra 1 dünya savaşından sonra bitti dağıldı ancak Osmanlının dağılmasıyla birlikte maalesef geçen yüz yıl içersinde Osmanlının hüküm sürdüğü bölgede 22 milyon kilometrekarelik coğrafyada bir türlü huzur olmadı. 65 tane devlet çıktı. Coğrafya kaderdir.

SINIRLARIMIZIN ÖTESİNDE DE GÜVENLİ ALANLAR OLUŞTURUYORUZ

Türkiye’nin çevresindeki mağdur ve mazlum milletler için büyük çaba harcadığını ve bedel ödedi. Etrafımızdaki mağdur ve mazlumlar için büyük çaba harcıyor ve bedel ödüyoruz. Türkiye’den bu bekleniyor. Suriye, Irak, Libya, Afganistan ve bir çok noktada da Türkiye aktif olarak bulunuyor. Ortadoğu’da 2010’lu yıllarda başlayan iç savaştan hayatını kurtarmak için milyonlarca mülteci geldi. Bunlarla biz inancımız ve medeniyetimiz gereği imkanlarımızı paylaştık, kucak açtık. Ama, terör örgütlerine alan açılmasına sebep oldu. Biz hemen 15 Temmuz alçak darbe girişimini bastırdıktan takip eden Ağustos ayında sonra Fırat Kalkanı operasyonunu yaptık. O bölgeyi  4 bin kilometrelik bölgeyi DEAŞ ve PKK/YPG den temizledik.  2017 başında Afrin Herakatı’nı yaptık. Zeytin Dalı harekatıyla oradaki terör örgütlerini ortadan kaldırdık. 400 bin mülteciyi o bölgelere yerleştirdik. Hem hudutlarımızı güvenli hale getirdik. Hem göçmenleri asıl vatanlarına göndermiş olduk. Emperyal güçlerin bizi istikrarsızlaştırma politikaları devam etti. Barış Pınarı harekatıyla Fırat’ın doğusunda tehditleri ortadan kaldırdık. Tüm bunlar yapılmışken istikrar sağlanmışken İdlip’te büyük bir sorun karşımıza çıktı. Daha önce imzalamış olduğumuz Soçi Mutabakatı Türkiye ve Rusya ortak inisiyatif aldı. 12 noktada askerlerimizi konuşlandırdık. Rejim güçleri bu bölgeye saldırmaya başladı. Milyonlarca insan yine Hatay’a doğru göç etmek zorunda kaldı, 4 milyon zaten bizim topraklarımızda. Bir 4 milyon daha düşünün oluşacak problem ortada. Cumhurbaşkanımız açık ve kararlı bir açıklama yaptı. Bu bölge bizim için artık kırmızıçizgidir. Bu bölgede yaşayan insanlar burada yaşamaya devam edecek. Soçi Anlaşması ve Adana Mutabakatı uluslararası hukukun gereği devrededir. Unsurlarımız gerekli çalışmaları yapıyor. Yapmazsak Türkiye  büyük sorunlarla karşı karşıya gelecektir. Biz ülkemizi korumayı hedefliyoruz. İç ve dış tehditlerden insanımızı korumayı hedefliyoruz. 1 ayda 71 vatandaşımızı kaybettik. O taraftan gelen füzelerle. Bunu yapmak zorundayız. , “Terör Türkiye’nin kaderi değildir. Büyük ölçüde yok ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olarak beni tayin ettiği anda ilk beyanatım Türkiye’yi terör belasından kurtaracağız.  Terörle mücadelede savunma değil taarruz esas olacak dedik. Gece gündüz, yaz kış mücadele devam etti. Şimdi oralarda fabrikalar kuruldu, kuruluyor 6. Bölge teşviklerinden yararlandırdık. Hakkari’de, Ağrı’da fabrikalar kuruluyor. Oralardan tekrar hayata tutunma süreci başladı. Artık meralarda dağlarda sürüler yayılıyor. Nerede bir ocak tütüyorsa orada güvenlik alacağız. Sınırlarımızın ötesinde de güvenli alanlar oluşturuyoruz.  Ülkemizin en büyük problemlerinden birisi şehirlere göç. Daha, çok değil 20 yıl önce ile bugün arasındaki fark yüzde yüz artmıştır. Kırsal nüfus oldukça düştü. İnsanların daha gelişmiş bölgeye hicret etmesi tarihi bir gerçekliktir. Tıpkı İpek yolunda olduğu gibi Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat var. Mesela 1970’li yılların başında dünya havacılığında Amerika merkezdi. Zenginlik oradaydı. 80’li yıllarda Avrupa’nın batısı, 90’lı yıllar Avrupa’nın ortasına gelmiş. 2000’li yıllarda doğu Avrupa ve Türkiye… Dünya küre; biz dünyanın merkezindeyiz diyoruz. Türkiye’den 4 saat uçtun mu dünyanın 60 ülkesine gidebiliyorsun. Stratejik bir konumdayız. O yüzden bunu gördük ve havacılığa çok yatırım yaptık” diye konuştu.

DÜNYA’NIN EN BÜYÜK HAVALİMANI ŞAN ŞÖHRET İŞİ DEĞİLDİR

Dünya’nın en büyük havalimanının yapılmış olmasının şanla şöhretle açıklanamayacağını ifade eden Yıldırım, “Dünya havacılığı yüzde 5 büyüdü, bizde 15’in altına düşmedi. Havacılıkta ciddi bir sıçrama yaptık. Dünya’nın en büyük havalimanı şan şöhret işi değildir. Geleceği görme ve okuma işidir. 3 kıta İstanbul’da buluşuyor. Bazı çevreler kusur bulmak için gece gündüz çalışıyor. Taksi süresi uzunmuş, e büyük havalimanı bu doğal bir şey. Bilen bilmeyen konuşuyor. Ama önemli değil. Biz milletimizin geleceği için güzel işler yapmak zorundayız. Liderimiz Erdoğan’la beraber, ekibimizle canla başla halisane bir şekilde çalıştık. Neyin pahasına çalıştık; çok engellerle karşı karşıya kaldık. Şeytan taşlamaktan iş yapmaya zor vakit bulduk. Bulduğumuz o vakitte de Türkiye’yi nereden alıp, nereye getirdiğimizi siz görüyorsunuz” dedi.  “Yolları böldük, gönülleri birleştirdik” diyen Yıldırım, “Yol medeniyettir, yol olmazsa şehir olmaz, fabrika olmaz. Nerede yol varsa orada zenginlik vardır. O yüzden yolları böldük, hayatları birleştirdik. Bölünmüş yollar ölümlü kazalarda yüzde 71 azalmaya sebep oldu. Trafik arttı, motorlu araç sayısı arttı. Ölüm oranları azaldı. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Yolları böleriz Türkiye’yi böldürtmeyiz dedik. Canla başla çalıştık” ifadelerini kullandı.

BİRLİKTE TÜRKİYE OLACAĞIZ

İletişimde de büyük adımlar ve yatırımlar yapıldığının altını çizen Yıldırım, “İletişimde de Türkiye’de ciddi işler yaptık. Yollar gözüken taraf. Bir de akıl yolları yaptık. İletişim yolları da Türkiye’de çok gelişti. İnternetin buluşu ile aya gidiş aynı zamanlardadır. Şimdi aya seyahat unutuldu. Ama, internet bütün herkesin hayatında. Dijital dünyaya geçtik. Altyapı lazım. İşte görmediğimiz taraf bu. 380 bin kilometre fiber hattımız var. Yetmez, daha çok artırmamız lazım. 5G teknolojisi geliyor. Dijital çağda kullanıcı olamayız, üreticisi olmak zorundayız. Dijital çağ bütün alışkanlıklarımızı değiştirecek bir çağdır. En büyük güç bilgidir. Bilgiden daha büyük güç yoktur. Türkiye’nin başka ülkelerde olmayan çok büyük bir kaynağı var. Genç ve yetişmiş bir kaynak. Sizler bizim geleceğimizsiniz. Dijital çağın ana aktörü olacağız. İnsanların ihtiyaçları bitmiyor. Şekil değiştiriyor. Dünyanın, altyapısı gelişmiş ülkeler sırasında 39’ncı sıradan 9’uncu sıraya yükselttik Türkiye’yi” dedi. Son Başbakan Yıldırım, “Amacımız insan odaklı siyaset olmuştur. İnsanı her zaman merkeze aldık. Yaptığımız işlerde hep insanların hayatını kolaylaştırmayı gözettik. İşimiz bitmedi. Daha yapacak çok işimiz var. Sorunları, torunlara havale etmedik. Vesayetle mücadelede de zerre kadar çekinmedik. Biz birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gul32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.