Otizme mavi farkındalık

GÜNDEM 12.04.2021 - 22:26, Güncelleme: 21.09.2022 - 11:07 1578+ kez okundu.
 

Otizme mavi farkındalık

Otizme mavi farkındalık
Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi  Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Nisan Ayı Otizm Farkındalık ayı olması münasebetiyle mavi giyerek otizme dikkat çekti. SDÜ Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Evrim Aktepe ve Doç.Dr. Ümit Işık, Otizm hakkında şu bilgilere yer verdi. Otizm bebeklik döneminden itibaren ortaya çıkan, çocuğun çevresiyle iletişim ve etkileşim kurmasını engelleyen, tekrarlayıcı, basmakalıp davranışlar göstermesine yol açan bir bozukluk olarak tanımlayan Aktepe “ Otizm belirtileri ilk 2 yaşta ortaya çıkar ve belirtiler ve belirtilerin şiddeti yıllar içerisinde değişiklik gösterebilir. Otizm yaşam boyu devam edebilen bir bozukluk olup, belirtileri de her çocukta farklılık gösterir. Bu nedenle otizm tanılı her çocuk birbirinden farklı olabilir. Yaşamları boyunca hiç konuşmayan, çevresiyle hiç iletişim kuramayan çocuklar olabildiği gibi, yardıma ihtiyaç duymadan yaşamını devam ettirebilen hatta meslek sahibi olanlar da vardır. Otizmin görülme sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalar sıklığının giderek arttığını göstermektedir. Hastalık kontrol ve önlem merkezi raporuna göre günümüzde her 54 çocuktan biri otizm tanısı almaktadır. Otizmin geçmiş yıllara göre daha sık görülmesinin en önemli nedeninin toplumda otizm ile ilgili farkındalığın artması ve uzmanların otizmi daha iyi tanıması olduğu düşünülmektedir. Cinsiyet açısından bakıldığında otizmin erkeklerde kızlardan 4 kat fazla görüldüğü bilinmektedir. 'Erkek çocukları geç konuşur' şeklindeki kalıp algının düzeltilmesi otizm tanılı erkek çocukların daha erken tanınmasının sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir” dedi.   Otizmin Nedenleri             Otizmin ortaya çıkmasında en önemli nedenin kalıtım (genetik) olduğunu aktaran Aktepe “Çeşitli genetik ve çevresel faktörler suçlanmıştır, fakat bozukluğun sebebine ilişkin kesin bir neden bulunamamıştır. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğunu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede benzer oranlarda rastlanmaktadır. Otizm sıklığındaki artışın, aşılar veya tiyomersal koruyucu madde ile bağlantılı olup olmadığını inceleyen çalışmalar, civa, tiyomersal ve aşılarla otizmin arasında hiç bir bağlantı bulamamıştır. Geçmişte aşılar, ağır metaller, bazı besin maddeleri ve geçirilen hastalıklar gibi bazı nedenlerin otizme yol açtığı düşünülmüş ancak günümüzde yapılan çalışmalar bu nedenlerin otizmin ortaya çıkmasında bir etkisinin olmadığını göstermiştir” diye konuştu.   Otizmin Belirtileri             Otizm tanısı alan çocukların önemli bir kısmında belirtilerin 13-14 aylık iken görülmeye başladığını ileten Doç.Dr. Ümit Işık  ise “Ancak en sık başvuru yaşı 2-3 yaştır. Sıklıkla konuşma gecikmesi nedeniyle aileler doktora başvurur. Otizm belirtileri her çocukta farklılık gösterebilir. Üç yaşından küçük çocuklarda otizm varlığını düşündüren belirtiler;Göz teması kurmada ve sürdürmede zorluk yaşar. İsmiyle seslenildiğinde dönüp bakmaz, tepki göstermez. Normal gelişim gösteren bir çocuk genellikle 10 aylık olduğunda kendi ismini tanır ve ismiyle seslenildiğinde dönüp bakar. İstediği bir nesneyi parmağı ile işaret ederek göstermez. Örneğin uzanamadığı bir yerden bir eşya isteyeceğinde parmağı ile göstermek yerine annesinin elini tutarak gösterir ya da o nesnenin önünde bekler. Normal gelişim gösteren bir çocuk genellikle 12 aylık olduğunda bir nesneyi parmağı ile göstermeye başlar. Ona bir şeyi işaret ederek göstermek istediğinizde ilgi göstermez. İşaret edilen yere dönüp bakmaz. Oyun oynama ve taklit becerisi yetersizdir. Hayali oyun ya da -miş gibi oyun olarak adlandırılan oyuncak bebeğe yemek yediriyormuş gibi yapma, oyuncak bir telefonla konuşuyormuş gibi yapma, arabayı sürüyor ve kaza yapıyormuş gibi yapma oyunları oynamaz. Bay bay yapma, ce-e yapma ya da fış fış kayıkçı gibi oyunlar 1,5 yaşında olmasına rağmen gelişmemiştir. Yalnız kalmayı tercih eder. Arkadaşlık kuramaz ve tek başına oynamayı ister. Arkadaşları ile karşılıklı oyun oynamaz, grup oyunlarına katılmaz ve ailesini oyununa davet etmez. Yabancı bir ortamda yalnız başına kaldığında anne babasını aramayabilir ve/veya dışarıdan geldiklerinde onları karşılamayabilir. Konuşma gelişimi gecikmiştir. 16 aylık olmasına rağmen anlamlı kelimeleri ('su', 'ver', 'al') ve 24 aylık olmasına rağmen anlamlı iki kelimelik cümleleri ('Anne gel!') başlamamıştır. Otizm tanılı çocukların en dikkat çekici yönleri, konuşmasındaki gecikmedir. Motor gelişimleri çoğunlukla normal olmasına yani, zamanında oturup, zamanında yürümelerine karşın, dil gelişimleri ve konuşmaları oldukça geridir. Beş yaşına geldiklerinde sadece 50'si tek kelimelerle konuşabilir. Konuşma, ilişki kurmaktan çok ihtiyaçların giderilmesi için kullanılır. Sallanma, kendi etrafında dönme, kollarını çırpma, elleri ile oynama gibi tekrarlayıcı davranışları vardır. Dönen cisimlere ilgi duyma, çamaşır makinesinin karşısında uzun süre vakit geçirme gibi takıntılı davranışları vardır. Değişime karşı direnç gösterebilirler. Otizm tanılı çocuklar hayatlarını adeta tekrarlar üzerine kurmuş gibidirler. Örneğin, yemekleri hep aynı şekilde hazırlanmalı, bakkala hep aynı yoldan gidilmeli, hep aynı yemeği yemeli, hep aynı giysileri giymeli gibi” dedi.     Otizm Tanısı Nasıl Konur?             Çocuğunuzda otizm belirtileri olduğundan şüphelendiğinizde zaman kaybetmeden bir Çocuk Psikiyatristine başvurmak gerektiğini kaydeden Işık “ Bir çocuğun otizm tanısı alıp almadığını anlamak için deneyimli bir çocuk psikiyatristinin yaptığı ayrıntılı değerlendirme gereklidir. Otizm tanısı çocuk psikiyatrisi alanında uzman doktorlar tarafından klinik öykü, muayene, izlem ve hekimin gerektiğinde kullandığı tetkiklerle konur. Otizm tanısı koymak için herhangi bir tıbbi tahlili ya da tetkik (kan tahlili, beyin filmi ya da EEG gibi) yoktur. Ancak bazı durumlarda bazı hastalıklarla ayırıcı tanısını yapmak için bazı tetkikler istenebilir (işitme testi, genetik inceleme, nörolojik değerlendirme gibi). Otizm tanılı çocukların ebeveynlerinin çoğu çocuklarındaki sorunları 1,5 yaşından önce fark ettiklerini belirtmektedir. Ancak otizm tanısının konması ortalama 4-5 yaşlarını bulmaktadır. Bunun en önemli nedeni ayrıntılı bir değerlendirme için gecikilmesidir. Ebeveynlerin 'Biraz Bekleyelim!' düşüncesi ile zaman kaybetmek yerine, var olan sorunun bir an önce adının konması ve gerekliyse erken tedavi çalışmalarına başlanması önemlidir. Şu an için otizmi kesin olarak tedavi edebilen bir ilaç ya da yöntem yoktur. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar erken tanı ve yoğum eğitimin olumlu sonuçlar verdiğini göstermektedir. Erken yaşlarda başlayan yoğun eğitim programları şu an için bilinen en etkin yöntemdir. Bu nedenle otizmi mümkün olduğu kadar erken yaşta fark etmek büyük önem taşımaktadır. Otizm tanılı çocuklara, bireysel terapi, grup terapisi, özel eğitim ve gerekirse ilaç tedavisi uygulanır. Tedavide ailenin bilgilendirilmesi ve eğitimi de önemli basamaklardan biridir. Otizmde tedavi edici bir ilaç yoktur. İlaç tedavisi sıklıkla eşlik eden davranış bozuklukları, hiperaktivite, tekrarlayıcı hareketlerin azaltılması veya uykunun düzenlenmesi amacıyla tedaviye eklenmektedir. Kullanılan bazı ilaçların çocukları konuşma becerileri ve sosyal becerilerinde olumlu gelişmelere yardımcı olabildiği bilinmektedir” diye konuştu.  
Otizme mavi farkındalık

Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi  Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Nisan Ayı Otizm Farkındalık ayı olması münasebetiyle mavi giyerek otizme dikkat çekti.

SDÜ Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Evrim Aktepe ve Doç.Dr. Ümit Işık, Otizm hakkında şu bilgilere yer verdi. Otizm bebeklik döneminden itibaren ortaya çıkan, çocuğun çevresiyle iletişim ve etkileşim kurmasını engelleyen, tekrarlayıcı, basmakalıp davranışlar göstermesine yol açan bir bozukluk olarak tanımlayan Aktepe “ Otizm belirtileri ilk 2 yaşta ortaya çıkar ve belirtiler ve belirtilerin şiddeti yıllar içerisinde değişiklik gösterebilir. Otizm yaşam boyu devam edebilen bir bozukluk olup, belirtileri de her çocukta farklılık gösterir. Bu nedenle otizm tanılı her çocuk birbirinden farklı olabilir. Yaşamları boyunca hiç konuşmayan, çevresiyle hiç iletişim kuramayan çocuklar olabildiği gibi, yardıma ihtiyaç duymadan yaşamını devam ettirebilen hatta meslek sahibi olanlar da vardır. Otizmin görülme sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalar sıklığının giderek arttığını göstermektedir. Hastalık kontrol ve önlem merkezi raporuna göre günümüzde her 54 çocuktan biri otizm tanısı almaktadır. Otizmin geçmiş yıllara göre daha sık görülmesinin en önemli nedeninin toplumda otizm ile ilgili farkındalığın artması ve uzmanların otizmi daha iyi tanıması olduğu düşünülmektedir. Cinsiyet açısından bakıldığında otizmin erkeklerde kızlardan 4 kat fazla görüldüğü bilinmektedir. 'Erkek çocukları geç konuşur' şeklindeki kalıp algının düzeltilmesi otizm tanılı erkek çocukların daha erken tanınmasının sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir” dedi.

 

Otizmin Nedenleri

            Otizmin ortaya çıkmasında en önemli nedenin kalıtım (genetik) olduğunu aktaran Aktepe “Çeşitli genetik ve çevresel faktörler suçlanmıştır, fakat bozukluğun sebebine ilişkin kesin bir neden bulunamamıştır. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğunu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede benzer oranlarda rastlanmaktadır. Otizm sıklığındaki artışın, aşılar veya tiyomersal koruyucu madde ile bağlantılı olup olmadığını inceleyen çalışmalar, civa, tiyomersal ve aşılarla otizmin arasında hiç bir bağlantı bulamamıştır. Geçmişte aşılar, ağır metaller, bazı besin maddeleri ve geçirilen hastalıklar gibi bazı nedenlerin otizme yol açtığı düşünülmüş ancak günümüzde yapılan çalışmalar bu nedenlerin otizmin ortaya çıkmasında bir etkisinin olmadığını göstermiştir” diye konuştu.

 

Otizmin Belirtileri

            Otizm tanısı alan çocukların önemli bir kısmında belirtilerin 13-14 aylık iken görülmeye başladığını ileten Doç.Dr. Ümit Işık  ise “Ancak en sık başvuru yaşı 2-3 yaştır. Sıklıkla konuşma gecikmesi nedeniyle aileler doktora başvurur. Otizm belirtileri her çocukta farklılık gösterebilir. Üç yaşından küçük çocuklarda otizm varlığını düşündüren belirtiler;Göz teması kurmada ve sürdürmede zorluk yaşar. İsmiyle seslenildiğinde dönüp bakmaz, tepki göstermez. Normal gelişim gösteren bir çocuk genellikle 10 aylık olduğunda kendi ismini tanır ve ismiyle seslenildiğinde dönüp bakar. İstediği bir nesneyi parmağı ile işaret ederek göstermez. Örneğin uzanamadığı bir yerden bir eşya isteyeceğinde parmağı ile göstermek yerine annesinin elini tutarak gösterir ya da o nesnenin önünde bekler. Normal gelişim gösteren bir çocuk genellikle 12 aylık olduğunda bir nesneyi parmağı ile göstermeye başlar. Ona bir şeyi işaret ederek göstermek istediğinizde ilgi göstermez. İşaret edilen yere dönüp bakmaz. Oyun oynama ve taklit becerisi yetersizdir. Hayali oyun ya da -miş gibi oyun olarak adlandırılan oyuncak bebeğe yemek yediriyormuş gibi yapma, oyuncak bir telefonla konuşuyormuş gibi yapma, arabayı sürüyor ve kaza yapıyormuş gibi yapma oyunları oynamaz. Bay bay yapma, ce-e yapma ya da fış fış kayıkçı gibi oyunlar 1,5 yaşında olmasına rağmen gelişmemiştir. Yalnız kalmayı tercih eder. Arkadaşlık kuramaz ve tek başına oynamayı ister. Arkadaşları ile karşılıklı oyun oynamaz, grup oyunlarına katılmaz ve ailesini oyununa davet etmez. Yabancı bir ortamda yalnız başına kaldığında anne babasını aramayabilir ve/veya dışarıdan geldiklerinde onları karşılamayabilir. Konuşma gelişimi gecikmiştir. 16 aylık olmasına rağmen anlamlı kelimeleri ('su', 'ver', 'al') ve 24 aylık olmasına rağmen anlamlı iki kelimelik cümleleri ('Anne gel!') başlamamıştır. Otizm tanılı çocukların en dikkat çekici yönleri, konuşmasındaki gecikmedir. Motor gelişimleri çoğunlukla normal olmasına yani, zamanında oturup, zamanında yürümelerine karşın, dil gelişimleri ve konuşmaları oldukça geridir. Beş yaşına geldiklerinde sadece 50'si tek kelimelerle konuşabilir. Konuşma, ilişki kurmaktan çok ihtiyaçların giderilmesi için kullanılır. Sallanma, kendi etrafında dönme, kollarını çırpma, elleri ile oynama gibi tekrarlayıcı davranışları vardır. Dönen cisimlere ilgi duyma, çamaşır makinesinin karşısında uzun süre vakit geçirme gibi takıntılı davranışları vardır. Değişime karşı direnç gösterebilirler. Otizm tanılı çocuklar hayatlarını adeta tekrarlar üzerine kurmuş gibidirler. Örneğin, yemekleri hep aynı şekilde hazırlanmalı, bakkala hep aynı yoldan gidilmeli, hep aynı yemeği yemeli, hep aynı giysileri giymeli gibi” dedi.

 

 

Otizm Tanısı Nasıl Konur?

            Çocuğunuzda otizm belirtileri olduğundan şüphelendiğinizde zaman kaybetmeden bir Çocuk Psikiyatristine başvurmak gerektiğini kaydeden Işık “ Bir çocuğun otizm tanısı alıp almadığını anlamak için deneyimli bir çocuk psikiyatristinin yaptığı ayrıntılı değerlendirme gereklidir. Otizm tanısı çocuk psikiyatrisi alanında uzman doktorlar tarafından klinik öykü, muayene, izlem ve hekimin gerektiğinde kullandığı tetkiklerle konur. Otizm tanısı koymak için herhangi bir tıbbi tahlili ya da tetkik (kan tahlili, beyin filmi ya da EEG gibi) yoktur. Ancak bazı durumlarda bazı hastalıklarla ayırıcı tanısını yapmak için bazı tetkikler istenebilir (işitme testi, genetik inceleme, nörolojik değerlendirme gibi). Otizm tanılı çocukların ebeveynlerinin çoğu çocuklarındaki sorunları 1,5 yaşından önce fark ettiklerini belirtmektedir. Ancak otizm tanısının konması ortalama 4-5 yaşlarını bulmaktadır. Bunun en önemli nedeni ayrıntılı bir değerlendirme için gecikilmesidir. Ebeveynlerin 'Biraz Bekleyelim!' düşüncesi ile zaman kaybetmek yerine, var olan sorunun bir an önce adının konması ve gerekliyse erken tedavi çalışmalarına başlanması önemlidir. Şu an için otizmi kesin olarak tedavi edebilen bir ilaç ya da yöntem yoktur. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar erken tanı ve yoğum eğitimin olumlu sonuçlar verdiğini göstermektedir. Erken yaşlarda başlayan yoğun eğitim programları şu an için bilinen en etkin yöntemdir. Bu nedenle otizmi mümkün olduğu kadar erken yaşta fark etmek büyük önem taşımaktadır. Otizm tanılı çocuklara, bireysel terapi, grup terapisi, özel eğitim ve gerekirse ilaç tedavisi uygulanır. Tedavide ailenin bilgilendirilmesi ve eğitimi de önemli basamaklardan biridir. Otizmde tedavi edici bir ilaç yoktur. İlaç tedavisi sıklıkla eşlik eden davranış bozuklukları, hiperaktivite, tekrarlayıcı hareketlerin azaltılması veya uykunun düzenlenmesi amacıyla tedaviye eklenmektedir. Kullanılan bazı ilaçların çocukları konuşma becerileri ve sosyal becerilerinde olumlu gelişmelere yardımcı olabildiği bilinmektedir” diye konuştu.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gul32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.